Türkiye 10 Kasım’da Tuzla Piyade Okulu’nda yaşanan olayı günlerce konuştu. Yakasına Atatürk rozeti takmayı reddeden teğmen ile sınıf arkadaşları arasında yaşanan tartışma büyümüştü.
Tartışma, TSK’da cemaat yapılanmasının içinde olan ve Atatürk’e karşıtlık besleyen bir grubu açığa çıkarmıştı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, her iki grubu da cezalandırarak 7 öğrenciyi birden okuldan atmıştı. Atatürkçü teğmenleri de TSK’dan ayıran karar, kamuoyunda tepkilere neden olmuştu.
CHP’nin Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Emekli Amiral Yankı Bağcıoğlu, soruşturmadaki son gelişmeleri Cumhuriyet’e anlattı.
4 Atatürkçü teğmen için de TSK’dan atılma tehlikesinin devam ettiğini söyleyen Bağcıoğlu, okuldaki tarikatçı teğmen yapılanması için ise “Değişik gruplara üye oldukları konusunda haklarında iddialar bulunan 40 civarında teğmenin kimler olduğu konusunda hiçbir araştırma yapılmamaktadır” ifadelerini kullandı.
SORULARI CEVAPSIZ KALDI
Konuya dair Milli Savunma Bakanlığı’na sorduğu soruların cevapsız kaldığını söyleyen Bağcıoğlu, “Atatürk’e saygısızlık yapan subayların, TSK’ya girişi sırasında Mülakat ve Güvenlik Soruşturmaları sürecinde görev alanlara ve yapılan işlemlere yönelik herhangi bir inceleme yapılmış mıdır” gibi yanıt bekleyen pekçok soruyu tekrarladı.
İşte Cumhuriyet’in konuya dair sorularına Bağcıoğlu’nun verdiği yanıtlar:
– Okuyucularımıza hatırlatalım, şu ana kadar Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023 tarihinde teğmenler arasında yaşanan kavgada neleri biliyoruz?
Olay, 10 Kasım tarihindeki anma töreninde arkadaşları tarafından ikaz edilmesine rağmen Teğmen A.A.’nın Atatürk fotoğrafını yakasına takmaması ve ancak Bölük Komutanın emri üzerine istemeyerek fotoğrafı takmasıyla başlamıştır. Törenden sonra A.A.’nın kaldığı oda önünde A.A., oda arkadaşları olan F.A. ve M.F.A ile bazı teğmenler arasında sözlü olarak tartışma yaşanmıştır.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki bu teğmenlerin Harp Okulu’ndan itibaren cemaat ve tarikat evlerine gittikleri, whatsapp grupları kurarak örgütsel tutum gösterdikleri, kendilerinden küçük Harbiyeli öğrencilerle “abilik” adı altında iletişim kurdukları, sosyal medya hesaplarında “şeriat yanlısı” paylaşımlarda bulunduklarına dair devre arkadaşları tarafından Harp Okulu idaresine defalarca bilgi verildiği öğrenilmiştir.
Ancak Harp Okulu yetkililerince herhangi bir işlem yapılmadığından bu şahıslar devre arkadaşları tarafından “idarece korunan tarikatçılar” olarak görülmüş ve bilinmişlerdir.
10 Kasım günü yaşanan olay da bu kişilerin idarece korunacakları konusunda bir bilinç içerisinde, diğer bir deyişle aleni olarak “kendilerine yüksek özgüvenle” tezahür etmiştir. Bunun önemli bir göstergesi olarak 10 Kasım günü yaşanan tartışma 13 Kasım tarihinde tekrarlanmıştır.
A.A. darp edildiğini iddia ederek arkadaşlarından şikâyetçi olmuş, olayı Okul Komutanlığına, Polis ve Savcılığa intikal ettirmiştir. Bu süreçte, kendisini haklı gösterecek tedbiri almak üzere Hastaneye gitmiş ve ancak kendisine “darp yoktur” şeklinde rapor verilmiştir. Diğer yandan; bu olayı ayyuka çıkararak basına yansıtan da A.A. veya diğer arkadaşlarıdır.
Zira ilk haber Yeni Akit Gazetesinde 14 Aralık 2023 tarihinde “Teğmen Cuntası Adlı Yunan Kılıklı Hainler” başlığı ile duyurulmuş ve haberde A.A. ve arkadaşlarına teğmen arkadaşları tarafından namaz kıldıkları için dayak atıldığı şeklinde tezvirat yapılmıştır. Neticede olayın askerî üst makamlara ve sivil yargı yerlerine intikal etmesi üzerine idari ve adli süreçler başlatılmıştır.
BAŞKA TEĞMENLER DE VAR
– Peki idari ve adli süreçler hangi safhada?
İdari süreçte Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yürütülen idari soruşturma sonucunda A.A., F.A, M.F.A “Atatürk ilkelerine bağlılık, Cumhuriyete ve Anayasa’ya sadakat konusundaki olumsuz söz ve davranışları” nedeniyle, bu kişilerle tartışan Teğmenler B.Y., Ö.S., R.A, T.M. ise “küfürlü konuşarak askeri hizmete engel davranışta bulundukları” gerekçeyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kuruluna (YDK) sevk edilmişler ve disiplin yargılaması neticesinde Cumhuriyete sadakat göstermediği kabul edilen 3 teğmen ile bu teğmenlerle küfürlü olarak tartışarak hizmete engel oldukları kabul edilen 4 teğmen TSK’dan ayırma cezasıyla (idari yargı yolu açık şeklinde) cezalandırılmıştır.
Bu idari işleme karşı açılan idare mahkemesinde iptal davaları açılmış olup davalar halen devam etmektedir. Davalarda yürütmenin durdurulması talep edilmiş ancak dosyalardan birinde bu talep reddedilmiştir. Diğer davalarda bu konuda henüz bir karar verilmemiştir.
Genel adli sürece gelince, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı (CBS) tarafından yapılan soruşturmada fezleke yazılmış yetkisizlik kararı verilerek dosya İstanbul CBS’ye gönderilmiştir. Fezlekeye göre özetle;
suçlarından haklarında adli soruşturma devam etmektedir.
– Bahse konu 3 teğmen ve bu teğmenlerle tartışan 4 teğmen dışında bazı teğmenler hakkında da idari soruşturma yürütüldüğü şeklindeki haberler doğru mu?
Evet, Teğmen S.Ç. ve Teğmen Y.Ç. bahse konu 3 teğmene hakaret ederek hizmete engel davranışta bulundukları suçlamasıyla Kara Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kurulu’nda yargılanmıştır. Karar henüz tebliğ edilmemiş olmakla birlikte önceki tecrübeden hareketle bu teğmenlerin de TSK’dan ayırma cezasıyla cezalandırılacağı beklenmektedir. Yine benzer şekilde whatsapp yazışmaları nedeniyle Teğmen İ.T. ve Teğmen O.D. hakkında da idari soruşturma başlatılmış olup yakın zamanda bu Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmeleri söz konusudur.
– Hakkında idari soruşturma yürütülen bu 4 ilave teğmenin durumu nedir?
Bu teğmenlerin tamamı Atatürkçü teğmenlerdir. Tarikat/cemaat bağlantısı olduğu iddia edilen ve YDK tarafından “Atatürk ilklerine, Anayasaya ve Cumhuriyete sadakatsiz davranışta bulundukları kabul edilen” teğmenlere hakaret ettikleri suçlamasıyla disiplin soruşturmasına maruz kalmışlardır. Kısacası hâlihazır durumda Atatürk’e hakaret eden 3 teğmen ile bu teğmenlere tepki gösteren 8 teğmen disiplin soruşturması geçirmiş bulunmaktadır.
TSK’DAKİ TARİKAT YAPILANMASI ARAŞTIRILMADI
– Bu olaya sebep olan teğmenler hakkında Kara Harp Okulu sürecinde tarikat/cemaat faaliyetleri nedeniyle devre arkadaşları tarafından yapılan şikâyetlere işlem yapılmadığını söylediniz. Hâlihazırda bu olay su üstüne çıktıktan sonra bu tür yapılanma olup olmadığı konusunda bir araştırma mevcut mu?
Maalesef değil. Değişik gruplara üye oldukları konusunda haklarında iddialar bulunan 40 civarında teğmenin kimler olduğu konusunda hiçbir araştırma yapılmamaktadır.
Hatta biraz önce de açıkladığım üzere “Atatürk İlkelerine ve Cumhuriyete sadakat göstermedikleri” kendi beyanlarıyla aşikâr olan 3 teğmenin hakkında disiplin soruşturması da konu basına yansıdıktan sonra yani olayın üzerinden bir aydan fazla süre geçtikten sonra başlatılmıştır.
Maalesef tarikat yapılanmasının üzerine gitme cesareti gösterilememiştir. Her iki taraftan gelecek tepkilerin dengelenmesi maksadıyla; olaya karışan tüm taraflar, haklı/haksız ayırımı yapmaksızın ihraç edilmiştir.
Zira gerek tarikat bağlantılı medya organları yayınlarıyla gerekse Atatürk ilkelerine bağlı olmadıkları, Anayasa ve Cumhuriyete sadakat göstermedikleri kabul edilen 3 teğmen avukatları aracılığıyla verdikleri dilekçelerle; disiplin soruşturması ve ceza soruşturması kapsamında daha fazla Atatürkçü (onların ifadesiyle cuntacı) teğmenin yargılanması ve TSK’dan atılması gerektiği konusunda talepte bulunmuşlardır.
ASKERLERİ KİM SORUŞTURUYOR
– Disiplin yargılaması yapan komutanlar ve subaylar hakkında bir iddia söz konusu mu?
Kesinlikle hayır, ne komuta kademesinin ne de bu disiplin soruşturması kararlarına imza atan general ve subayların herhangi bir tarikat veya cemaat bağlantısı olduğunu düşünmüyoruz. Hatta bu kişilerden bazıları geçmişte FETÖ yargısı tarafından kumpas yargılama süreçlerine maruz kalmış, 15 Temmuz’da teröristler tarafından hedef alınmış kişilerdir.
Ama bu soruşturmanın böylesine hukuksuz bir şekilde sonuçlanmasının da kamuoyunda karar vericiler hakkında büyük hayal kırıklığı yarattığını da vurgulamak isterim.
– Tarihe dönüp bakınca bu durum çok büyük tehlikelere sebep olabilir diye düşünmeden edemiyor insan. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Balkan Harbi, 31 Mart 1908 olayları, askeri darbeler, hatta 15 Temmuz hain 2016 FETÖ kalkışması gibi olaylar bize ordunun siyasi amaçlarla hareket etmesinin ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurduğunu başka bir söze gerek kalmayacak şekilde göstermektedir. Dolayısıyla TSK’nın siyasallaştırılmasının tehlikeli sonuçları konusunda daha fazla bir cümleye gerek yoktur.
CEVAP VERİLEMEYEN SORULAR
– MSB’ye gönderdiğiniz soru önergesine bugüne kadar tatmin edici bir cevap alamadığınız biliyoruz. Bugün gelinen son durumu dikkate alarak gündeme getirmek istediğiniz konular neler ?
TSK’nın rehberi Atatürk ve Atatürkçülüktür. Atatürk’ün manevi şahsiyetine eden, Atatürk ilkelerine bağlı olmadıkları, Anayasa ve Cumhuriyete sadakat göstermedikleri anlaşılan kişilere (bunlara teğmen demeye dilim varmıyor) doğal olarak tepki gösteren teğmenleri hedef göstererek onları “TSK’dan ihraç edilmeleri gereken cuntacılar” olarak tanımlayan bazı basın organları ve sivil toplum kuruluşlarını biliyoruz, görüyoruz. Öncelikle onlara ve bu olayı başından sonuna kadar süreci doğru yürütemeyen, yönetemeyen askeri ve idari kadrolardaki yöneticilere daha dikkatli ve hakkaniyetli olmalarını öneriyorum.
Milli Savunma Bakanlığı’na tekrar sormak istediğim sorular ise:
GÜNDEM
05 Aralık 2024SPOR
05 Aralık 2024GÜNDEM
05 Aralık 2024SPOR
05 Aralık 2024SPOR
05 Aralık 2024GÜNDEM
05 Aralık 2024GÜNDEM
05 Aralık 2024