adana haber - agrı haber - haber ajansı - akdag haber - akit tv haber - almanya haber - ana haber bülteni - news haber - ankara haber - arabistan haber - asayiş haber - spor haber - ataköy haber - avrupa gazetesi - avustralya haber - aybastı haber - azerbaycan haber - bağdat haber - bartın haber - başakşehir haber - basın bülten - batum haber - bayburt haber - beykent haber - bilişim haber - boomerang haber - çankırı haber - cnbc haber - cnn haber - dobra haber - doğuş gazetesi - dolunay haber - doruk haber - dünya haber merkezi - ermenistan haber - flash haber - fox haber - fox tv haber - fransa haber - gazete gündem - gaziantep haber - gaziantep haber - giresun haber - global bülten - gümüşhane haber - gümüşhane manşet/a> - gürcistan haber - haber28 haber - 365 haber - 365tv haber - haber60 haber - haber ajansı - haber aktif - best haber - birgün haber - objektif haber - haber özetleri - sizin haber - hakkari haber - hep haber - ığdır haber - ılgın haber - ingiltere haber - internet haber - iskenderun haber - istihbarat haber - kadının sesi haber - kanada haber - kanal24 haber - kanal7 haber - kanal a haber - kanal t haber - kapsam haber - karadeniz haber - karamürsel haber - kazakistan haber - kent haber - kıbrıs haber - kıbrıs tv haber - küçükçekmece haber - maçka haber - madtv haber - magazinpress haber - makedonia haber - malatya haber - megachannel haber - merkez ana haber - muş haber - olay tv haber - öncü haber - özbekistan haber - özgür haber - özlem haber - parti haber - pause haber - polis haber - samsun gazete haber - sandıklı haber - seçim haber - sendika haber - show haber - show tv haber - sivil haber - star tv haber - suriye haber - tatil haber - teşkilat haber - tokat gazete haber - trt1 haber - türkistan haber - tv5 haber - tvnet haber - ultra haber - ulusal bülten haber - ulusal kanal haber - vatan haber - uluslararası haber - yerel bülten haber - yeryüzü haber - zaman haber - adalet haber - adana gündem haber - alem haber - aliağa haber - amasya haber - anadolu manşet haber - ankara güncel haber - antalya haber - antep gazetesi haber - askeri haber - aydın haber - bağcılar haber - basın haber - beylikdüzü haber - beypazarı haber - beyşehir haber - bodrum haber - bomba haber - bozkır haber - cep haber - çeşme haber - denizli gündem haber - doğubeyazıt haber -elbistan haber - erzurum gündem haber - evrensel haber - evrim haber - gaziantep bülten haber - girişim haber - gölbaşı haber - 365 haber - 44 haber - 73 haber - 77 haber - aksiyon haber - arşiv haber - bir haber - channel haber - karadeniz haber - özet haber - port haber - sosyal haber - haber yazıyo - haber yelkeni - hemen haber - istanbul haber - istanbul son haber - kandıra haber - kars manşet haber - kayseri manşet haber - magazin tv haber - merzifon haber - nesil haber - news haber - onay haber - ordu manşet haber - şafak haber - samsun manşet haber - sarıyer haber - sarıyer son haber - sky haber - tarım haber - taşova haber - trabzon manşet haber - video haber - yükseliş haber - zafer haber - küre haber - haber - haber - anadolu haber - antakya haber - çarşamba haber - aksiyon haber - haber turu - ulusal haber - internet gazetesi haber - millet gazetesi haber" - moda haber -organik haber -smart haber -terme haber - zara haber
Bu yıl İstanbul Film Festivali’nde Onur Ödülü’nün sahibi olan Engin Ayça’yla konuştuk: ‘Kafamdaki soruları filmlerimde sordum’
  • Show Haber
  • Gündem
  • Eğitim
  • Bu yıl İstanbul Film Festivali’nde Onur Ödülü’nün sahibi olan Engin Ayça’yla konuştuk: ‘Kafamdaki soruları filmlerimde sordum’
11 okunma

Bu yıl İstanbul Film Festivali’nde Onur Ödülü’nün sahibi olan Engin Ayça’yla konuştuk: ‘Kafamdaki soruları filmlerimde sordum’

ABONE OL
5 Mayıs 2024 11:00
Bu yıl İstanbul Film Festivali’nde Onur Ödülü’nün sahibi olan Engin Ayça’yla konuştuk: ‘Kafamdaki soruları filmlerimde sordum’
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Engin Ayça, Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra İtalya’da sinema yönetmenliği eğitimi gördü. Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminde asistanlığını yaptı. 1973-1975 yılları arasında Atilla Dorsay ve Nezih Coş ile çıkardığı 7. Sanat dergisi, o dönemler büyük bir boşluğu doldurdu. Yönettiği ilk uzun metraj filmi 1988’de Bez Bebek oldu; bu film Ankara Film Festivali’nde En İyi Senaryo, Amiens’de En İyi Kadın Oyuncu (Hülya Koçyiğit) ödüllerini kazandı. 1990’da Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu filmini yönetti. 2007’de yönettiği Suna, Sadri Alışık Ödülleri’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü (Gülsen Tuncer) kazandı. Toplumsal meseleler ve gelenekler üzerine belgesel filmler yönetti: Türkülü Hikâyeler, Bergama Der ki: Ölüler Altın Takmaz (1999), Penceremde Sardunyalar (2004), Kilim: Köklere Yolculuk (2010) ve Birleştik Tekel Olduk (2010) bunlara örnekler… Atatürk’le ilgili anılar anlatısı televizyon programı Beni Hatırlayınız’ı yönetti.
Çeşitli dergi ve gazetelerde sinema yazıları yazdı, çeviriler yaptı; yazıları Şu Sinema Dedikleri: Sinema Yazıları Elli Yıllık Birikim (2016) adlı kitapta derlendi. Sinema üzerine iki kitabı Türkçeye kazandırdı: Ayzenştayn’ın Ders Notları ve Sinemanın 100 Yılı. 1994’te İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma jürisinde yer aldı.
Galata sakinlerinden Engin Ayça’yla bu Onur Ödülü’nü ve sinemayı konuşmak için buluştuk.
* İki yıl önce eşinize verdiğiniz Onur Ödülü’nü bu yıl da siz aldınız, ikisini birlikte düşününce ne hissediyorsunuz?
Bu tür ödüller tabii ki insanı sevindiriyor. Daha önce de eşim Gülsen Tuncer’i hatırlamışlardı. Türk sinemasında hem eşi hem kendisi sinemacı olan az kişi var. Peş peşe almış olduk, teşekkür ederiz. Darısı diğer festivallerin başına diyoruz!
* Sizin İstanbul Film Festivali’yle ilgili nasıl anılarınız var?
Biz başından beri festivalin yanındayız, içindeyiz. Hatta zaman zaman ilk yıllarda konukları da sunuyorduk. Seyirciyle söyleşileri hem ben hem Gülsen Hanım yapıyorduk. Hiç kopmadık. O yıllarda günde 2-3 film izliyorduk festivalde.

‘7. SANAT’LA İYİ İŞ YAPMIŞIZ’

* Biraz 1973-75 yıllarında çıkardığınız 7. Sanat sinema dergisinden söz edelim. O yıllarda nasıl bir boşluğu dolduruyordu?
Dergiyi çıkardığımız zamanlarda Sinematek yaşıyordu. Benim kafamda dergi düşüncesi vardı. Sinematek’te de o sıralarda Nezih Coş vardı, görüşüyorduk. Bir dergi çıkaralım dedik, ayrıntıları konuşurken Atilla Dorsay geçiyordu, duydu, “Ben de ne zamandır aynı şeyi düşünüyordum” dedi. O şekilde üç kişi dergi çıkartmak üzere koşturmaya başladık, 72’nin sonları.
* İlgi nasıldı, dergiyi nasıl ve nerelere dağıtıyordunuz?
Çok geniş bir dağıtım yapamıyorduk tabii ki, dağıtımcıya verecek sayıda basamıyorduk, finansmanımız yoktu. 2 bin civarında basıyorduk, onu da İstanbul’da elden dağıtıyorduk, Ankara’da birilerine gönderiyorduk, o dağıtıyordu. İzmir’e de benzer şekilde. Onun dışında talep gelirse belli sayıda postayla gönderiyorduk. Asıl İstanbul ağırlıklı dağıtıyorduk, Beyoğlu, Beyazıt, Kadıköy…
* Ne tür sinema yazıları yer alıyordu dergide?
O zaman Yeşilçam birçok insanı sinema olarak tatmin etmiyordu. Bizim de tavrımız Yeşilçam’dan başka bir sinemanın oluşması için katkıda bulunmak gerektiği üzerineydi. Alternatif sinema üretimi yoktu, olsa onları destekleyecektik. İleride bunun olacağını öngörmüştük. Bunun altyapısını, birikimini bu dergiyle oluşturalım diye düşündük. Bütün dünyadan elimize geçen yayınlardan, Fransa, İtalya, Amerika’dan söyleşileri ya da yararlı olacak yazıları çevirerek dergide yayımlıyorduk. Sistematik olmasa bile bir bütün olarak birinin dağarcığında yer edecek bilgi olsun istiyorduk. Yeşilçam’dan da söz etmek zorundaydık. Çünkü Türk sineması neticede. Türk filmlerine de gitmeye başladık, onları yazmaya ve yazdırmaya başladık. Yeşilçam’ın önemli isimleriyle söyleşiler yaptık. Yeşilçam’ı anlattırıyorduk onlara. Geriye dönüp baktığımızda iyi iş yapmışız, yararlı işler ortaya çıkmış kaynak olarak diyebilirim.

‘1 MAYIS KATLİAMININ ÇEKİMLERİ KAYBOLDU’

* En başa gidelim… İlk sinemaya adım attığınız zamanlarda neler yaptınız?
Ben Roma’da sinema okulunda okudum. Roma’dan itibaren çekimlerin içine girdim. Türkiye’ye döndükten sonra, askere gitmeden önce birtakım çekimler yaptım. Bir kısa film çektim “Tuh Sana” isimli, bir öyküden uyarlama. Ayrıca İşçi Partisi’ne girmiştim, Maden-İş’le bağlantılarımız vardı. O sırada Devrim İçin Hareket isimli bir sokak tiyatrosu vardı, onun içinde ben de vardım. Ali Özgentürk ve Mehmet Ulusoy birlikte toparlarmışlardı, 20’ye yakın arkadaş işin içindeydik. Grev, sokak gösterileri çekmeye çalıştık. Hatta 1 Mayıs Katliamı’nda (1977) benim de çekimlerim vardı ama o çekimler kayboldu. Onları ben Maden-İş için çekmiştim. Başka arkadaşların çektikleri gösteriliyor ama benimkiler hiç yok. Bir gün umarım ortaya çıkar. Çünkü ben Beyazıt’tan yürüyüşü çekmeye başlamıştım. Taksim’e ben önceden gelmiştim, bir apartmana girdim, beşinci kattan çekim yapmaya başladım. Öteki arkadaşlar aşağıdaydı, ben bütün meydanı kapsamlı görüyordum. Ben tepeden kuş bakışı çekebilmiştim. Ben devamlı film çektim. Askerliğimi bitirdikten sonra da nasıl film çekebileceğimi araştırmaya başladım…

YILMAZ GÜNEY SİNEMASI…

* Yılmaz Güney’e asistanlık yapma süreciniz nasıl gelişti?
İstanbul Üniversitesi’nin foto film merkezine başvurdum. Orada belgesel, tanıtım filmleri yapılıyordu. O sırada dergiyi çıkartmaya başlamıştım. Yılmaz Güney’le de o zamanlarda bağlantım oldu. Yılmaz Güney’in de kafasında farklı bir sinema yapısı oluşturmak vardı. Hükümlüyken düşünüp kararını vermişti, çıktığında buna dair çalışmaya başladı. Çok fazla kimseye bahsetmemişti bundan. Bize çok az bir kısmından söz etmişti. Kendisine ait bir finansmanı olan, kendi araştırmacıları, senaryocuları, dramaturgları olacak bir yapı oluşturmak istiyordu. Yeşilçam’ın alternatifi olacaktı bu. Onun ilk örneği olarak da “Arkadaş” (1975) filmini düşünmüş, o filmde benim de olmamı istedi. Şerif Gören vardı “kıdemli asistan” olarak. Ben orada “stajyer” gibiydim (gülüyor). Yılmaz Güney, “Bu ilk filmlerde kafamızdaki sinemayı uygulayamayız, en az 10 filmden sonra belki olabilir” diyordu. Seyirciyi dönüştürmeyi de düşünüyordu. Arkası çok fazla gelemedi. Onun için ben Yılmaz Güney yarım kalmış bir projedir derim. O kafasındaki sinema oluşsaydı ne olurdu, önü açık bir tartışma. Bir şeytan tüyü, karizması vardı Yılmaz Güney’in.
* Siz en başından beri sinemanın politik olması gerektiğini savunuyorsunuz…
Sinemaya politik olarak baktık. Politik görüşümüze göre filmleri değerlendirmeye çalıştık. Kafamızdaki sorular ister istemez yaptığımız filmlerde olacaktı. Yeşilçam dışında bir sinema olacaksa politik temelli filmlerin olması gerektiğini düşünüyorduk. Dünyanın her yerinde buna bağlı neler yapılıyorsa, onların bilgisini buraya taşımaya çalıştık. Yapabildiğimiz kadar yaptık.

UZUN PLAN ÇEKİMLERİ…

* Filmlerinizde uzun, tek plan çekimleriniz dikkat çekiyor, bu tercihin nedeni ne?
O dönem var olan ticari sinema çok kesme, çok planlı çalışma yapıyor. Bu seyirciyi etkilemek üzerine bir güç. Ben seyirciyi bir şekilde yönlendirmeyi, baskı altına almayı düşünmüyorum. Seyircinin film karşısında belli bir mesafede değerlendirmesini, kendi kararını kendisinin vermesini istiyordum. Bunu yapabilmesi için seyirciye olanak sağlamam gerekiyordu. Bunu da uzun planlarla yapabilirdim, seyircinin görüntüde yaşanan ilişkilerle baş başa kalmasını, paylaşmasını ve bir parçası olmasını istiyordum. Bunu yaparken Theo Angelopoulos’tan yararlandım. Onu izlerken düşünüyordum neden bu kadar uzun yaptığını… kamerayla olayları izlerdi. Seyirci de ne anlatacak diye sorgulamaya başlardı bir süre sonra.
* Bugünlerde neler izliyorsunuz?
Son yıllarda filmlere gitmiyorum. Televizyona bakıyorum. TRT2’deki filmlere bakıyorum. TRT Avaz’da gösterilen Sovyet döneminden kalma Kırgız filmlerine denk geldim, onları izliyorum son zamanlarda.
* En son sinemada hangi filmi izlediniz?
Oppenheimer’ı seyrettim.
* Nasıl buldunuz?
Bu tür filmler bir olay anlatıyor. Sinema tarzı olarak baktığımda benim onayladığım bir anlatım tarzı değil. Seyirciyi baskı altına alan bir anlatım var. Ben Oppenheimer’ı nasıl anlattığına baktım; nasıl yaklaşmış, hangi boyutlara gitmiş, nerelere kadar gitmemiş… Bunun bir de politik yönü var çünkü. İşte politik işlenir “gibi” yapılmış.
* Tekrar tekrar izlediğiniz filmler var mı?
İran yapımı, Cafer Panahi’nin Taksi Tahran filmini ne zaman TRT2’de denk gelsem izlerim. Benim filmlerimin de tekrar tekrar izlenilmesini izlerim. Çünkü alt okumalar koymayı seviyorum, insanlar onları keşfetmenin tadına varsınlar istiyorum.

‘GALATA KEDİLERİNİ BESLEDİK’

* Kedileriniz nasıl? Siz Galata civarında sokak kedilerini beslerken de görülebilirsiniz sık sık ayrıca, değil mi?
Artık çoğalmıyorlar… Önlemimizi aldık. Kedilerini getirenler de oluyordu, onların da önünü kestik. 30 civarında kedimiz var. İlk buraya taşındığımızda bu kulenin etrafındaki kedileri besliyorduk. Biz beslerken daha kimseler besleme yapmıyordu. Son zamanlarda başka insanlara devrettik. Yine de haftada bir gün mama bırakıyorum onlara. Son zamanlarda kapının önüne mama, su bırakanların sayısı çoğaldı, duyarlılık arttı.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
dedektiffixbetKurumsal Mail Hizmetiantalya escortmatadorbethukuk forumDijital Pazarlama Ajansıescort gaziantepescort gaziantephaberistanbul evden eve nakliyatescort bayanwebmaster forum